Salı, Kasım 02, 2010

haşlanmış patatesin mutlulukla bir ilgisi olmalı

6 teşebbüs
az önce yemeğin yanına patates salatası yapmak üzere patates haşlayayım dedim.bir tanesini de kendime baharatlı peynirli püre yaparım diye gözüme kestirdim.planımı gerçekleştirdim ve püremi sıcakken yapıp yedim.o an o kadar hoşuma gitti ki o patates neredeyse salataya kalmayabilirdi.bir mutlu oldum garip bir şekilde baharatsız tuzsuz hali bile hoşuma gitti, patatesin dumanı zaten çok cazibeli gelir.ayrıca patatesin en sağlıklı hali haşlanmış olması daha da cazip.gerçi bazı vitaminleri pişirilince kayboluyormuş,çiğ suyunu için de denir ama onun beni bu kadar mutlu edebileceğini sanmıyorum :)
geçen sene bir edebiyat hocamız vardı.klasik bir cümle olcak ama bana edebiyatı o sevdirdi büyük ölçüde.kibar kibar şiirlerden bahseder, sonra da herhangi bir şiirin bir kelimesini değiştirin altına isminizi yazın buyurun sizin şiiriniz derdi.şu an onun sözünü dinleyeceğim ve şiirimi yazacağım.

yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama
haşlanmış patatesin mutlulukla bir ilgisi olmalı
                                                                          ş.erişik

ve meşhur patates diyetinin görseli.

Continue reading →
Pazartesi, Kasım 01, 2010

mimlendik de yazmadık mı

2 teşebbüs
birkaç gün önce ilk defa mimlendim ama yoğunluk iş güç derken anca yazabiliyorum.her ne kadar güzel olsun diye baskı yapmış olsa da taso'ya da teşekkürler, beni bu mime layık gördüğü için :)
mim konusu şöyleymiş;


Yaşadığımız tüm sıkıntıları, sevmediğimiz insanları, yapmaktan daral gelen işleri bırakıp tatile kaçıyomuşuz. Bizi yolcu etmeye gıcık olduğumuz tipler de geliyomuş ve biz alayına çalımlı bakışlar fırlatıp arabamıza bindikten sonra müziğin sesini sonuna kadar açıp tozu dumana katarak oradan uzaklaşıyomuşuz. Bu esnada arabamın modelinin ne olacağını ve son ses dinlemek istediğim şarkı?


bu soru başka bir zamanda sorulmuş olsaydı,arabamı neoplan seçip yolcu etmeye gelen gıcık olduğum kişiler de dahil herkesi içine doldururdum.uzun yolculuklara karşı bir zaafım var.börek çörek,içecekler,çerezler her şey tamamlayıp her gördüğümüz piknik alanında durmalıyız ki yolculuk süresi iyice uzasın.


tabi böyle bir ortama hareketli şarkılar gider ki tempo tutabilelim.bu hakkımı da bulutsuzluk özleminden güneye giderken veya yine düştük yollarayla kullanırdım.yol temalı hem.


ama madem aylardan kasım mevsimlerden sonbahar,içe dönmenin vakti daha sakin bir tatili tercih ediyorum.arabam bana nedense duygusal bir imaj veren maserati gran cabrio olsun.


üşürsek üstünü kapatırız.


şarkı da bir sonbahar şarkısı olsun istedim ama sonbahar şarkılarının nerdeyse hepsi hüzünlü olur.yine aylardan kasım iyi ama fazla klasik.her ne kadar duygusal bir yolculuk olsun desem de bu araba altımdayken ne kadar hüzünlü olabilirim ki:)
o zaman şarkım grup gündoğarkenden sen benim şarkılarımsın olsun.sözleri,ismi,müziği bence çok uyumlu ve güzel.çok da güzel söylüyor.


Belki bir şarkının her sesinde
Belki bir sahil meyhanesinde
Belki de içtiğim sigaranın
Dumanısın
Bir yıldız gökte kayıp giderken
Islak bir yolda yalnız yürürken
Bambaşka bir şeyi düşünürken
Aklımdasın
Sanki hiç gitmemiş hep var gibi
Bir sırrı herkesten saklar gibi
Sessizce sokulup ağlar gibi
Yanımdasın
Beni bir şeylerden aklar gibi
Koparmadan çiçek koklar gibi
Hiç bozulmamış yasaklar gibi
Aklımdasın
Geçmiş değil bugün gibi
Yaşıyorum hala seni
Sen hep benim yanımdasın
Gündüzümde gecemdesin
Çalınmasın söylenmesin
Sen benim şarkılarımsın



ben de pek yazmayan süleyman ve yusrayı mimliyorum.buyurun yazın bakalım.
Continue reading →
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels