Cuma, Haziran 17, 2011

kısa günün prosedürü

2 teşebbüs

alışverişle banka kartlarıyla fazla haşır neşir bir dönemin mensuplarıyız.belli bir yaşa gelene kadar anne ek kartlarıyla yaş kemale erince de yaklaşık her bankadan kart çıkararak yaşamımızı devam ettiriyoruz.
bir alışveriş marketinde 16,99TL olan bir etiketin yanına club kartıyla 16,25TL yazılmış.ödeme esnasında club kartım olup olmadığını sordu kasiyer."yok maalesef" dedim.şimdiye dek hiçbir marketin indirim kartını alma eğilimim olmamıştı ama kasiyerin ümitsizce yüzüme bakması üzerine nasıl çıkarabileceğimi sordum.öyle ya kart çıkartmaktan hiç üşenmem.geçenlerde kullanmadığım ve nereye koymuş olabileceğim hakkında hiç fikrim olmayan bir kartım lazım oldu ve kim arayacak o kadar çantayı kütüphaneyi,kimbilir nerde diye düşünerek hemen yenisini çıkarmaya gittim.bir hafta sonra kapıma geldi,az enerjiyle halletmiş oldum."bu club kartı çıkarmak için başvurursam"diye düşündüm,"şimdi olmasa bile bir sonrakinde 75krşluk karıma geçebilirim".kasiyer yan taraftan bir zarf uzattı.
"başvuru formu mu?"
"yo hayır bu kart sizin club kartınız" dedi ve kartı okuttu.
"bu kadarcık mı?" diye afalladım.
sadece prosedürmüş.o indirimi yapacaklar da işte,maksat cüzdanda fazlalık olsun.
olur da bu club kartı da kaybedersem,öğrendim artık yenisini isteyeceğim.hem bu sefer bir hafta beklemek de yok.kasanın yanında duran prosedürcükler işte.
Continue reading →
Pazar, Haziran 12, 2011

bizim kedilerin dili Türkçe

3 teşebbüs

çocukluğumuzun bir döneminde yer almıştır mutlaka birtakım ev hayvanları veya kendimize ait sulayıp güneşine dikkat ettiğimiz saksı çiçeklerimiz.benim ilk hayvanım yaklaşık kendi boylarımda olan bir tavşandı.iki kulaklarından tutar taşırdım onu.aynı dönemde civcivlerim de oldu, kardeşimin banyo yaptırtmak amacıyla suya teker teker sokarak ölmelerine sebep olduğu.hemen ardından tavşanımı bir kedinin ağzında bulmuştum.
sonrasında kuşlar,balıklar oldu evimizde.hiçbirini tam anlamıyla sahiplenemedim.
çok çok küçükken hayvanların dilini merak ederdim.hayvanlarla ve bitkilerle konuşun,onlar sevgiden anlar cümlesiyle illa ki karşılaşmıştır herkes.ben onların dilini bilmediğime göre onların Türkçe anlaması gerekliydi.öyleyse her hayvan bulunduğu yörenin dilini anlayabiliyordu,tıpkı insanlar gibi.ben de gördüğüm bütün çiçek ve hayvanlarla konuşmaya çalışırdım;"sen ne kadar güzelsin,çok güzel kokuyorsun."
acaba derdim,farklı bir dille konuşsam da anlarlar mı? 

sokak kedisi kadının peşinden gidiyor ve kadın kediye bir şeyler söylüyordu.durup dinledim bir süre.gayet ciddiyetle "bak sen artık peşimden gelme,burada kal sen tamam mı?" gibi cümlelerle ikna etmeye çalışıyordu kediyi.cümlelerini bitirip yürümeye devam edince, kedi de peşinden gitmeye devam etti.bir kez daha durup,sağ elinin işaret parmağını hafif hafif sallayarak tekrar uyardı."gelme artık olur mu,bende sana göre bir şey yok." arkasını dönüp gitti.kedi bu kez söz dinleyip farklı yöne doğru yürüdü.
aslında algıladıkları şeyin cümleler değil,ses tonu olduğunu anladığım zamanlarda kadının bu derece sabırla uzun cümleler kullanarak kediye bir şeyler anlattığını ve bunu yaparken ses tonunu kediyi korkutacak bir tarz yerine oldukça sakin ve yumuşak kullandığını,sonuç olarak da dinletebildiğini görünce çocukluk hipotezim geldi aklıma;"demek ki bizim mahalledeki bütün kedilerin dili Türkçe."
Continue reading →
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels