toz pembe ruyalara dalarak uyumak istediğimiz gecenin sabahında, hiçbir rengin yakışmayacağı kirlilikteki sabaha uyanabiliyoruz.
olay yeri tasviri şu;
yaklaşık bir yıl önce ülkesindeki savaşlardan kaçan grup grup insan, kapısını açan komşu ülkeye sığınıyorlar. aylarca yardım çadırlarında yaşayıp, daha sonraları kendileriyle evlerini, çarşılarını, dükkanlarını paylaşan yerli halkla yaşamaya alışıyorlar. ara ara "kendi ülkende ölmek, başka ülkede sığıntı olmaktan iyidir" gibi ithamlar duysalar da, onlar hayatlarına adapte olup yerli halktan bile daha çok çalışarak bunun aksini gösteriyorlar.
onların ilk geldiği günlerden beri, bir gün şu çarşı alanında bomba patlayacak, söylemleri konuşulup dursa da hiç kimse varlıklarından rahatsız olmadan yaşıyorlar.
sonra bir gün beklenen oluyor ve ilk bombayı patlatıyorlar. yaralı insan yığınlarına yardım amaçlı gidenler için 10 dk sonra ikinci bomba patlıyor. yakındaki belediye binasının memurları, dershane öğrenci ve öğretmenleri, esnaflar, alışverişe çıkan hanımlar vahşice katlediliyor.
bu sefer yakınlarını kaybeden yerli halk, suriyeli vatandaşlara saldırıyor ve suriyeliler dağa kaçıyor. üstelik bomba patladıktan sonra yardıma koşanların bir kısmı suriyeliler olduğu halde. can acısı...
bu kadar kolay işte, araya atılan bir bomba...
insanlar bugün sevdiklerini kaybederek, evleri enkaza dönüşmüş bir halde uyandılar. sebep?
sebep zavallı insanlara kapılarını açmaları değildi tabi.
insanlık tarihi boyunca kirli insanlar kirli oyunlarını hiçbir sızı duymadan güle oynaya oynarlar, insanlık bu cümleye yakıştı mı peki?
düşünüyorum da hayallerimin başına en ufak bir şey geldiğinde nasıl dayanamıyorum, peki ya bu insanların hayalleri...
Continue reading →
olay yeri tasviri şu;
yaklaşık bir yıl önce ülkesindeki savaşlardan kaçan grup grup insan, kapısını açan komşu ülkeye sığınıyorlar. aylarca yardım çadırlarında yaşayıp, daha sonraları kendileriyle evlerini, çarşılarını, dükkanlarını paylaşan yerli halkla yaşamaya alışıyorlar. ara ara "kendi ülkende ölmek, başka ülkede sığıntı olmaktan iyidir" gibi ithamlar duysalar da, onlar hayatlarına adapte olup yerli halktan bile daha çok çalışarak bunun aksini gösteriyorlar.
onların ilk geldiği günlerden beri, bir gün şu çarşı alanında bomba patlayacak, söylemleri konuşulup dursa da hiç kimse varlıklarından rahatsız olmadan yaşıyorlar.
sonra bir gün beklenen oluyor ve ilk bombayı patlatıyorlar. yaralı insan yığınlarına yardım amaçlı gidenler için 10 dk sonra ikinci bomba patlıyor. yakındaki belediye binasının memurları, dershane öğrenci ve öğretmenleri, esnaflar, alışverişe çıkan hanımlar vahşice katlediliyor.
bu sefer yakınlarını kaybeden yerli halk, suriyeli vatandaşlara saldırıyor ve suriyeliler dağa kaçıyor. üstelik bomba patladıktan sonra yardıma koşanların bir kısmı suriyeliler olduğu halde. can acısı...
bu kadar kolay işte, araya atılan bir bomba...
insanlar bugün sevdiklerini kaybederek, evleri enkaza dönüşmüş bir halde uyandılar. sebep?
sebep zavallı insanlara kapılarını açmaları değildi tabi.
insanlık tarihi boyunca kirli insanlar kirli oyunlarını hiçbir sızı duymadan güle oynaya oynarlar, insanlık bu cümleye yakıştı mı peki?
düşünüyorum da hayallerimin başına en ufak bir şey geldiğinde nasıl dayanamıyorum, peki ya bu insanların hayalleri...