Pazar, Kasım 20, 2011

3 idiot, hepsi de birbirinden idiot!

5 teşebbüs


hint filmleri hakkında ne düşünürsünüz? mesela ben her zamanki gibi önce "kıyafetleri farklı" derim.bunun yanında müzikleri farklı,dilleri,inanışları,mimikleri vs olarak devam edilebilir. dolayısıyla hiç bilmediğim bir film izleyeceksem genellikle hadi hint filmi olsun deme olasılığım düşük.e ama şimdi bunu anlatabilmem için bir şekilde izlemiş olmam da lazım.öyleyse bu filmi birileri tavsiye etmiş demek,hem de kaç tane birilerinden tavsiyeli :)

başrollerini falanca ile filancanın aldığı filmin diye bir giriş yapamayacağım maalesef.çünkü uzak olduğum hint sinemasındaki oyuncuları da tanımıyorum. sadece Aamir Khan isimli başrol oyuncusunun ismini öğrendim,tıpkı türk'e benziyor,oldukça sempatik bir oyuncu. film her hint filminde olduğu gibi tabi ki müzikal tadındaydı.en sert görünümlü karakterleri bile dans ettiren cinsten.dans içndeki mimikleri ve hareketleri görsel eğlenceyi artırıyor,filmin akışını kesse bile bence gayet isabetli sahnelerdi.
oyuncular başarılıydı ya da göze batan olumsuz izlenim bırakmıyorlar.hindistan'ın gerçekte sağlıksız ve kirli doğasının yerine çok daha etkileyici bir doğa ve manzara sunmuş bize yapımcı.bu da filmi çekici yapan faktörlerden.ki benim yine izlediğim filme kendimi dahil edebilmem için,kamera ve ışık kullanımı çok etkili.bu kısmını da beğendim kısacası.

film ülkenin en iyi mühendislik üniversitesinde okuyan 3 gencin idaresinde devam ediyor.isminde bahsi geçen 3 aptal genç bu karakterler oluyor.ne kadar aptal oldukları kısmında biraz da kinaye yapıyor senarist.ailelerin çocuklarındaki mühendis-doktor beklentilerine de dokunuyor film.hatta şu bile var;kızlar doktor,erkekler mühendis. :)

genel olarak eğlence ön plandayken bunun yanısıra hafif gözü yaşartan dram,ironi ve hatta sonunda şaşırtacak sahneler de yer alıyor.e ama yaklaşık 3 saatlik film,o kadar sürede tabi olacak o kadar çok duygu demeyin, izlerken geçen sürede sıkılmak mümkün değil.

kültürleri hakkında da az çok bilgi sahibi olabiliyoruz.mesela düğünde yüzü örtülü olan kız değil erkekti ve yine başlık parası verilen taraf erkek tarafıydı.aykırı sahnelerin çokluğu filmdeki güldürü öğesini de artırıyor haliyle.elektrik akımı,doğum gibi alanlarda verdiği bilgiler de cabası.

son zamanlarda izleyip en beğendiğim filmlerden biriydi.2009 yapımı filmin imdb ve sinema siteleri,anket puanları yeterince yüksek.bir arkadaş toplanmasında ya da pazar günü dışarıya çıkmayacak olanların ailecek keyifle izleyebileceği bir film.
Continue reading →
Perşembe, Kasım 10, 2011

bir sabah uyandığında...

0 teşebbüs

Bir sahne hayal edelim.yurtdışında senelerce okumuş ve yıllar sonra ülkesine,evine dönen bir adam… seneler sonra ailesiyle geçireceği günlerin hayali ve bir de sevdiği kızla kuracağı yuva…yuva dediysek öyle hazıra yerleşmeyecek delikanlı.önce sevdiğini ikna edecek,sonra unuttuğu topraklarda sıfırdan bir düzen kuracak.e tabi hemen ikna edemeyecek bizimki kızı ama o beklediği gün geldiğindeki mutluluğuna değer çabası.yepyeni bir düzen kuruyorlar ve hayatlarını birleştiriyorlar.
birlikte uyudukları ilk gecenin sabahında, bir patlama sesi, sıçrıyorlar.ardından çığlıklar ve tekrar aynı ses.ardı arkası kesilmiyor sonrasında bu seslerin,üstelik gitgide büyüyor,yaklaşıyor belli.pencereden dışarıya baktıklarında görebildikleri tek şey yoğun bir duman kümesi,bir de aralardan sızan alevler.yukarıdan aralıksız bombalar düşüyor.derken bir tanesi evlerinin yarısını da içine alıyor.can havliyle kaçmaya yelteniyorlar.nereye kaçabilirler ki en fazla.ve atılan son bombaya yakalanıyor kadın.neden bahsedilebilir ki bundan sonra.onlarca hayalden mi,yıllarca özlem duyduğu kadınla başladıkları mutluluk serüveninin kursağında kalmasından mı,kurduğu yuvada gerçekleştireceği ilk kahvaltının bırak kursakta kalmayı tadına bile bakamamasından mı…
Her şeyini kaybediyor orada.ailesini,eşini,düzenini,hatta harabeye dönen beldesini bile.
Bir film sahnesi aslen bu.nazi savaşlarında rus ve Yahudilere yapılanları anlatıyor.işin politik kısmına girmeyeceğim,o kısımla ilgili çok şey söyleniyor,çok yorum yapılıyor.olan olmuş diyebiliyorsun belki ama savaş sonrası sağ kalanların neler hissettiği,psikolojileri ölene kadar onlarla kalıyor,kaybolmuş yarım yamalak anılarıyla.
Çok uzağa gitmeye gerek var mı aslında.şahit olduk biz de yakın zamanda anıları yarım kalanlara.belki torununa ördüğü kazağı verememiş,belki ölen dedesinden kalma el yapımı bir kuş yuvasını kaybetmiş…son kalan hatıraların yok olması,hem de bir yenisi olmayacak olan.peki kim düşünebilir ki o zamanlarda,toprak altında kalan yeni aldığı kıymetli bibloyu…
-şans eseri kurtuldum,ya da Allah’ın mucizesi.geride kalan 20 küsur yılıma şahit hiçbir nesnem kalmadı.
-hiç mi?
-hayır,hiç.
-belki bir bileklik ya da saat?
-çıkmaya çalışırken düşmüş.en sevdiğim bileklikti,hediyeydi.
Hediye aslında,”buna baktıkça beni hatırla,bu günümüzü hatırla” demenin kısa yolu.hayatında ben de varımın,kalıcı olmanın.sağ çıktın ya canın sağolsun belki,cana geleceğine mala gelsin belki…anılar kaybolmaz gerçi,kokusu gider ama hafızaya kazınan çıkmaz.insan ispat ister bazen, o yoktur,belki o zamanlarda acır işte canın.
Bir sabah, her şeyini kaybederek açmak var gözlerini hayata.
Continue reading →
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels