Perşembe, Kasım 10, 2011

bir sabah uyandığında...

0 teşebbüs

Bir sahne hayal edelim.yurtdışında senelerce okumuş ve yıllar sonra ülkesine,evine dönen bir adam… seneler sonra ailesiyle geçireceği günlerin hayali ve bir de sevdiği kızla kuracağı yuva…yuva dediysek öyle hazıra yerleşmeyecek delikanlı.önce sevdiğini ikna edecek,sonra unuttuğu topraklarda sıfırdan bir düzen kuracak.e tabi hemen ikna edemeyecek bizimki kızı ama o beklediği gün geldiğindeki mutluluğuna değer çabası.yepyeni bir düzen kuruyorlar ve hayatlarını birleştiriyorlar.
birlikte uyudukları ilk gecenin sabahında, bir patlama sesi, sıçrıyorlar.ardından çığlıklar ve tekrar aynı ses.ardı arkası kesilmiyor sonrasında bu seslerin,üstelik gitgide büyüyor,yaklaşıyor belli.pencereden dışarıya baktıklarında görebildikleri tek şey yoğun bir duman kümesi,bir de aralardan sızan alevler.yukarıdan aralıksız bombalar düşüyor.derken bir tanesi evlerinin yarısını da içine alıyor.can havliyle kaçmaya yelteniyorlar.nereye kaçabilirler ki en fazla.ve atılan son bombaya yakalanıyor kadın.neden bahsedilebilir ki bundan sonra.onlarca hayalden mi,yıllarca özlem duyduğu kadınla başladıkları mutluluk serüveninin kursağında kalmasından mı,kurduğu yuvada gerçekleştireceği ilk kahvaltının bırak kursakta kalmayı tadına bile bakamamasından mı…
Her şeyini kaybediyor orada.ailesini,eşini,düzenini,hatta harabeye dönen beldesini bile.
Bir film sahnesi aslen bu.nazi savaşlarında rus ve Yahudilere yapılanları anlatıyor.işin politik kısmına girmeyeceğim,o kısımla ilgili çok şey söyleniyor,çok yorum yapılıyor.olan olmuş diyebiliyorsun belki ama savaş sonrası sağ kalanların neler hissettiği,psikolojileri ölene kadar onlarla kalıyor,kaybolmuş yarım yamalak anılarıyla.
Çok uzağa gitmeye gerek var mı aslında.şahit olduk biz de yakın zamanda anıları yarım kalanlara.belki torununa ördüğü kazağı verememiş,belki ölen dedesinden kalma el yapımı bir kuş yuvasını kaybetmiş…son kalan hatıraların yok olması,hem de bir yenisi olmayacak olan.peki kim düşünebilir ki o zamanlarda,toprak altında kalan yeni aldığı kıymetli bibloyu…
-şans eseri kurtuldum,ya da Allah’ın mucizesi.geride kalan 20 küsur yılıma şahit hiçbir nesnem kalmadı.
-hiç mi?
-hayır,hiç.
-belki bir bileklik ya da saat?
-çıkmaya çalışırken düşmüş.en sevdiğim bileklikti,hediyeydi.
Hediye aslında,”buna baktıkça beni hatırla,bu günümüzü hatırla” demenin kısa yolu.hayatında ben de varımın,kalıcı olmanın.sağ çıktın ya canın sağolsun belki,cana geleceğine mala gelsin belki…anılar kaybolmaz gerçi,kokusu gider ama hafızaya kazınan çıkmaz.insan ispat ister bazen, o yoktur,belki o zamanlarda acır işte canın.
Bir sabah, her şeyini kaybederek açmak var gözlerini hayata.

Leave a Reply

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels