ben 5 haziranda sevgili bloguma yazı yazacaktım, sonra unuttum.
bu blogumu 5 haziranda açmıştım çünkü. 5 haziran 2010. hem blogumun 2.yılını da kutlayıp, bir taş 2 kuş oldu diyecektim.
çaktırmadan 5 haziran tarihi atsam şimdi de içim rahat etmeyecek. geç meç bir 5 haziran yazısı olsun. ya da 5 haziran ve ardından gelen hafta yazısı. malum mesafelerin uzaklığı, geç toparlanmalara ve dolayısıyla ardından gelen birkaç günün daha 5 haziran olarak kutlanmasına sebep oluyor.
"20den sonrası yokuştan baş aşağı düşer." yazıyordu kutlama mesajlarının birinde. çabucak geçecekmiş yani artık zaman. 20den sonrasında 1 yılı daha doldurdum zira ben. uzun yolculuklarda uyuduğumuz zaman, varış anonsu yapıldığında "vardık mı,ne çabuk geçti hiç anlamadım" der gibiydi bu yıl.muhtemelen ben bir yerlerde uyuyakaldım. rüyalar da gördüm, boynum da tutuldu, üstüm açık da kaldı... ve tabi ki yokuştan baş aşağı...
artık kazanmaya çalıştıklarımıza harcadığımız efor, kaybetmemeye çalıştıklarımıza harcanmaya dönüşüyor. tıpkı yokuşta iniş ve çıkış halimiz gibi işte.bir hayli sevdim ben bu benzetmeyi. sonra o yokuşta el ele tutuşup koşarız da.
21 yaşında geçirdiğim 3 gün ve saatler itibariyle her şey çok değişti, artık çok daha olgun ve hayata farklı bakıyorum gibi bir durum yok tabi. her şey aynı haliyle devam ediyor, işte bu sebeple geçip giden senelerin farkına varamadık dedirtiyor. eğer bir uyarı sesi gelseydi ve şimdi size bu vasıflar yükleniyor, yaşınıza uygun davranacaksınız denseydi, farkına varamadık bahanemiz de olamayacaktı. bir gong sesini bekleyip dururduk kendimizden sıkıldığımız an, değişmek için.