Cuma, Ocak 13, 2012

kurtuluş son durak

0 teşebbüs

Son zamanların en büyük sorunlarından biri de kadınlara uygulanan şiddet. Ya da son zamanlarda gündeme gelen sorunlardan diyelim. Kasım ayında bir haftaya bile sahip, ‘kadına şiddete son haftası’ isimli. Birçok kişi gibi ben de böyle bir haftanın olmasını acı bulanlardanım, acı çoğu kadının bu hafta da dahil ömürlerinin önemli bir kısmında hissettiği duyu.

Şiddetin her türlüsü insani duyguların dışında olduğu kadar sağlıklı bir beynin de işi değil. Bunun temelinde birçok etken yatıyor haliyle.
Türk toplumunda kadına uygulanan şiddetin en büyük etkenlerinden biri kültürel etken. Nesillerce itaatkarlığı ön planda bulunan Türk kadınının, son yıllardaki özgürlüğe ve kişisel fikirlere hızlı adaptasyonu ve bu noktada erkeğin bu hıza ayak uyduramaması sonrası gelen geçimsizlik, şiddeti beraberinde getirdi. Kadın değişti değişmesine ama erkek hala aynı. Değişim birlikte olmadığı müddetçe uyumdan bahsedebilmek mümkün değil haliyle.

Toplumsal sebeplerin yanında, kişisel sebepler de var bu ‘sağlıksız’ ruh haline sebep olan. Tüm bu sebepler yaratıcı tarafından erkeğe emanet edilen kadına uygulanan zulme yeterli mi, sorusuna ise hiç değinmiyorum.

6 ocakta kadına şiddeti konu alan bir film vizyona girdi "Kurtuluş son durak". Yönetmenliğini Yusuf Pirhasan’ın yaptığı, başrol oyunculuğunu Belçim Bilgin, Asuman Dabak, Demet Akbağ ve Nihal Yalçının yaptığı film, kadına şiddeti abartı ve güldürü öğeleriyle ele alan, eğlenceli bir yapım olmuş. Belçim Bilgin ve ekibi şiddete karşı bir ekip olma yolunda değişik olaylara karışırken, yapımcıların verdiği ince nüanslar, içinde bulunduğumuz bol miktarda yaşlı ve orta yaşlı bayanı içeren salona şen şakrak dakikalar yaşattı.
Baş ve yan roldeki oyuncuların başarısının yanında müzik ve görüntü kalitesini başarılı buldum. Senaryo orjinalliğinden ziyade, olağan ve sıkça karşılaşılan şiddetin çeşitlerini, kadın oyunculara uygulanması tercih edilmiş. Şiddet sahibi erkeklere verilen ceza konusunda ise, filmin stratejisi gereği abartılı yapılmış tabi. “Unutmayın hanımlar, yalnız değiliz” cümlesi filmde çok yerde geçiyor. Yalnız olmayan bu hanımlar, birbirlerine her türlü desteği veriyor vermesine de, yapımcı, desteğe bu denli ihtiyaç duyduklarında bile zaman zaman bir araya gelen kadınları kavgaya tutuşturarak ironiye de yer veriyor. Dayanışma olarak mor yerine pembe fularlar kullanılmış.
Filmin geçtiği Kurtuluş son duraktaki Saadet apartmanında mutlu bir insan yaşatmamış yapımcı, zaman zaman kuruluşlara da göndermede bulunmuş. Eylem Soyluer ismiyle, şiddete direniş kahramanını ölümsüzleştiriyor. Ve kadının sahip olduğu en büyük güç olan rol ve ikna kabiliyeti de kullanılmış.
Bir süre şiddeti çözümlemenin yöntemini erkek neslini ortadan kaldırmak olarak hissettirse de sinemada gülmeyi isteyenlere tavsiye edebileceğim bir film.
Şimdiden iyi seyirler.

Leave a Reply

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels