Çarşamba, Ağustos 24, 2011

nesiller değişirken

0 teşebbüs

yoğun dönemin durulmasıyla bir süredir ihmal ettiğimi farkettim küçük maskotumu.gece masal seanslarımız uzunca bir araya girdi.her gece 2 tanede anlaşmıştık,eğer bir gece atlarsam ertesi gün 4 tane ceza çarptırıyordum.internetten masal araştırmak o saatteki en büyük sorumluluğumdu benim.bazen üşenip kendim masal dünyasına yeni eserler katıyordum.masal anlatmanın püf noktaları vardır.ince bir ses tonuyla
yavaş ve tane tane anlatılmalı.aksi takdirde uykusu gelmez ve üçüncüyü bekler.hatta bu yöntemi başarıyla uygularsan bir taneyle bile kurtarabilirsin.
bir süredir değil masal anlatmak nadir görmeye başladığım kardeşim boşluğun rehavetindeyken ben,ara ara gelip ilginç soru bombardımanına tuttu.ben de özlemiş olmamdan heralde zekası yanaklarından fışkıran kardeşime sabırla bilimsel açıklamalarda bulundum.o yaşın çocukları meraklı tabi.bir ara olay kahramanı yanımda bitiverdi tekrarda."abla a desene" dedi.dikkatim farklı bir yerde olduğundan istemsizce kendimi doktor karşısında boğaz,bademcik muayenesi yapılıyormuş gibi hissederek, ağzımı "aa" diyerek açtım.bu sefer
tekrar "abla a de" dedi.o an ona şan dersinde gibi bir "a" sesi verdim.yüzüme hayal kırıklığıyla bakıp "abla a de" dedi tekrar."a" dedim o zaman sadece. "b" dedi ve arkasını dönüp gitti.birkaç saniye arkasından bakakaldım..yapmam gereken ne kadar basitmiş meğerse.güldüm kendi kendime.basit düşünmeyi unutuyor muyum yoksa?
ertesi gün yolda orta boylarda 60lı yaşlarda bir amca gördüm.hızlı sayılabilecek adımlarla yürüyor,bir eliyle de yanındakinin bileğini sıkıca tutmuş.ilkin bulunduğum açıdan tuttuğu bileğin sahibi görünmüyordu.o birkaç saniyede bayan olduğu belli olan ele bu kaba davranışı anlamlandırmaya çalıştım,bayansal bir düşünceyle.yanındaki bayanın görüş açıma girdi.kötü benzetmemden dolayı özür diliyorum çok,ama tanımlayacak bir örnek ilk anda algılarımda oluşan.hani arabalara konan yaya bağlı kafası ,sabit desteği olmadığı için harekete bağlı olarak farklı ivmeyle farklı yöne
sallanan fino köpekleri olur ya,bileğin sahibi bayanın da kafası aynı şekilde sallanıyordu.şimdi tıpta buna şöyle deniyor diye başlayan cümleler kurmak isterdim ama daha önce benzer vaka ile karşılaşmadığım için şuan olayın sadece duygusal kısmıyla ilgileneceğim.amcanın yüzüne baktım memnuniyetsiz bir ifade görebilecek miyim merakıyla.aksine tonton simasında sevimli bir tebessüm vardı.elin sahibiyse tam bir güven içerisinde görünüyordu,kendini çekene.fiiliyatta kaba görünen davranış gerçekte nasıl zarif bir bağlılıkmış halbuki.işte o an yapmam gerekeni yaptım ve kendimden utandım.
iki uç kuşağa şöyle bir bakınca hafiften bir de kıyas yapınca konumu yolun ortasında olan A şehrinden B şehrine giden bir aracın geride kalan ve gidilmesi gereken hız zaman yol hesaplamalarında hissettim kendimi.
bir de geçen "sen eskiden böyle heyecanlanmazdın yoksa yaşlanıyor musun" sorusunu geçiştirişim geldi aklıma.nedense içimde yaşlanmaya karşı her zaman önyargı olmuştur.şimdi bu sorunun cevabı evet mi yani?:)

not:karalamatadnda.blogspot.com 'un 30 mayıs 2010 yazısıdır.

Leave a Reply

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels