Cumartesi, Ağustos 06, 2011

Sakız hanım ve Mahur bey

1 teşebbüs


Boyası sıyrılmaya başlamış komidinin çekmecesini açtı,içinden soluk fotoğrafı çıkardı.yıllar öncesinin fotoğrafına ne zaman baksa aynı heyecanı yaşardı Sakız hanım.yıllar öncesinin hatırası o kadar tazeydi ki,Sakız hanım fotoğrafı her çekmeceye yerleştirişinde gözyaşlarına hakim olamaz,birkaç tanesini damlatarak eskimesini daha da körüklerdi.gerçi kağıdın eskimesi yüreğinde tam aksi yönde etki yapıyordu.
Son bir kez baktı tekrar fotoğrafa.Sakız hanım,Mahur bey ve oğulları Murat.yılların simalarını birbirine yaklaştırdığı 3 yüzün gülümsediği bir fotoğraf.
Sakız hanım gittikçe duygusallaşmaya,hıçkırıklarına hakim olamamaya başladı.öyle ya o gün tarihlerden 3 ekimdi.3 ekim mahur bayin vefat yıldönümü.
Aslında sadece Mahur beyin değil,Sakız hanımın da ölüm yıldönümüydü.3 yıl önce Mahur beyin ani ölümüyle kendisinin de öleceğini sanmıştı Sakız hanım.
öyle ya onsuz yaşamayalı uzun zaman olmuştu,emindi bu yolculuğun da beraber gerçekleşeceğine.ve günlerce beklemiş,hayattan kopmuş,yememiş,içmemişti Sakız hanım.günler sonra hayata tekrar adapte olabilmiş ve ardından gelen her yılın ekiminin 3ünde kavuşmayı beklemişti.bu gün de onlardan biri olmalıydı.
Oğlu Murat'ın yüzündeki gülümsemeye baktı Sakız hanım.yıllardır öyle çok özlemişti ki bu gülüşü.tek çocukları olmuştu Mahur beyle Sakız hanımın.Sakız hanım
rahatsızlık geçirmiş,rahmi alınmış ve bir daha çocuğu olamayacağı söylenmişti.oysa hem Mahur bey hem de Sakız hanım kalabalık ailelere özenir,çok gençliklerinden beri bir sürü çocuklarının olmasını isterlerdi.yine de evlatları Murat o kadar güzel bir çocuktu ki unuttular çabucak bu isteklerini.
Aslında hayat bazen erken alabiliyordu insanın sevgilerini,sevgilerini değil de sevdiklerini. Murat'ı henüz 27 yaşındayken bir kaza sonucu kaybetmişti Sakız hanım.
Murat'ın vefatından bir yıl öncesinde evde orta çaplı bir yangın çıkmış ve evlerindeki eşyaların bir kısmı yanmıştı.yananlar içinde en can acıtıcı olanlarsa bir kutu dolusu fotoğraftı. Sakız hanım bu yüzden bu fotoğrafa kalan tek miras gözüyle bakar,bir şey olmasından çok korkardı. Murat'ın içinde olduğu yangın itfaiye yardımıyla söndürülmüş eşyaların bir çoğu yanmış olmasına rağmen Murat sapasağlam çıkmıştı."sana bir şey olmadı ya."demişti Mahur bey,"gerisinin ne önemi var."
bir yıl öncesinde ona bir şey olmadı diye sevinen ailesi bir yıl sonrası Muratsız kalmaya mahkum kalmıştı.Murat sörf yapmayı çok severdi ve o haftasonu arkadaşlarıyla tatile çıkmışlardı.Sakız hanımı geceyarısı içli içli çalan telefon uyandırmış ve acı haberi vermişti.Murat akşamüstü denizde kaza geçirmiş saatlerce hastahanede kalmış ve doktor henüz kaybettileri haberini vermişti.Sakız hanım soğukkanlıydı.soğukkanlı davranmıştı bu habere.
ölüm haberini almalarının üzerinden 2 ay geçtikten sonra,Murat'ın yaklaşık 4 ay sonra yuva kuracağı Suna'yı görmeye gitti Sakız hanım.maksadı hem çeyiz niyetiyle hazırladıklarını Suna'ya vermek hem de kızı olmadığı için kızı gibi sevdiği Suna'yı görmekti.Bu sevgi daha ilk defa tanışacakları zaman gördüğünde başlamıştı.Suna, hanım hanımcık bir kızdı.
yumuşak huyluluğu ve zekasıyla etkilemişti Sakız hanımı.sohbeti hoş ve güleryüzlü Sakız hanım kendisi gibi olan gelinine ilk andan beri ısınmıştı.
Suna Murat için yıllar sonra gelen bir tür lütuftu,Sakız hanıma göre.Murat dişhekimliği stajyerliğinin son yılında çok yoğun sevmişti Özlem'i. Özlem Murat'ın hastasıydı,uzun bir tedavi süreci boyunca Murat'ın tedavisindeydi.kültürlü,güzel ve konuşkan karakteriyle Muratla iyi zaman geçirmişler,Murat içten içe bağlanmıştı Özlem'e.5 hafta boyunca her salı günü
Özlem'in tedavi günüydü.Murat ister istemez iple çekerdi Özlem'in gelişini.Özlem o yıl,mimarlık 4. sınıf öğrencisiydi.Tedavi sürecinin son gününde açılmak istemişti Murat Özlem'e ama cesaret edememişti.sadece "sık sık kontrole gel" diyebilmiş ve her gün tekrar gelir mi diye beklemişti.aradan 8 ay geçmiş ve beklediği gün gelmişti,Özlem kapıdaydı.Murat heyecanların en büyüğünü hissetmişti o an.dakikalar süren heyecanı ta ki konuşma sonunda büyük bir hüsrana dönene dek.Özlem o ay içindeki düğününün davetiyesini beraberinde getirmiş,Murat'a mutlaka gelmesini söylemişti."mutlaka geleceğim." demişti bu davete sadece Murat.onu son kez gelinliğiyle görmüş ve gözünün önünde hep öyle kalmıştı Özlem.
Sakız hanım Özlem'i Murat'ın gizlice tuttuğu defterde öğrenmişti.günlerce yemeden içmeden kesilen,doğru dürüst konuşmayan oğlunun bir sıkıntısı olduğunu anlamış ve annelik içgüdüsüyle defterini okumuştu.Murat'ı tertemiz yetiştirmişti Sakız hanım.oğlunun ne denli hassas ve güzel bir kalbi olduğunu bildiği için,yüreği parçalanmış ama bir kez daha gurur duymuştu oğluyla.
Murat son yıl biraz zorlanmış,alttan birkaç dersi kalmıştı.kalan derslerini verdikten sonra kendi muayenehanesini açmış,kısa sürede birkaç yıl içerisinde çevrede tanınmış ve sevilmişti.Güncel teknolojileri takip eden kendini yetiştiren bir gençti.katıldığı bir seminerde tanımıştı Suna'yı.henüz yeni mezun olan Suna dümdüz belinden aşağıya sarkan saçlarıyla,sakin konuşmalarıyla ilk anda içine işlemişti Murat'ın.duygularını saklamamış,kısa süre içerisinde hayatlarını birleştirme kararlarını almışlardı.Sakız hanım böylece tanımıştı Suna'yı.
Suna'nın ailesiyle beraber yaşadığı eve gitmişti çeyizlerle beraber Sakız hanım.Suna görür görmez boynuna atlamış,dakikalarca ağlamışlardı.Gideceği esnada Suna'nın annesi gizli bir yolla getirdiği tüm çeyizleri iade edip,Suna'nın bir hayatı olacağını ve bu şekilde Murat'ı hatırlatacak şeylerin ona zarar vereceğini söylemişti."Murat dirilemeyeceğine göre,hatırlaması ona her an acı verecek" demişti.Sakız hanım ilk an büyük bir hayal kırıklığı yaşamış,sonra hak vererek veda edip evden ayrılmıştı.önce oğlunu şimdi de kızını kaybetmişti.
Eşi Mahur beyle konuşmuş,küçük bir sahil kasabasına yerleşme kararı almışlardı.Mahur bey artık iyice yaşlandığı için işleriyle daha az meşgul olacak,şirketini güvenilir ellere teslim edecekti.
5 yıl kadar ikinci baharlarını yaşamışlardı Sakız hanım ve Mahur bey.oğulları Murat'ı sık sık hatırlıyor,dualarıyla sevindiriyorlardı.Mahur bey kimya mühendisiydi.bir ilaç firması kurmuş başta yöneticilik ve mühendisliğini üstlenmiş,ardından gitgide işlerini büyütüp,büyük bir şirket haline gelmişti.Sakız hanım matematik öğretmeniydi.Şehirde yoğun bir hayat sürdükleri için sahil kasabası fikri ikisine de hoş gelmişti.Sakız hanım çiçekleri çok sevdiği için bahçenin
her köşesi rengarenk çiçeklerle süslüydü.Mahur bey de sulamayı severdi Sakız hanımın çiçeklerini.
iyice gençlik yıllarında bir gün Mahur'un annesinden tarçınlı kurabiyeyi çok sevdiğini duymuştu Sakız hanım.evdeki bütün tarçınlı kurabiye tariflerini bulmuş,içine sinsin diye hepsini denemiş ve bir paket hazırlamıştı Mahur bey için.her tarçın sevmeyen insan gibi Sakız hanıma da tarçın kokusu çok büyük rahatsızlık vermesine rağmen.paketi ne yolla vereceğini şaşırmış,Mahur beyin annesinin evden gideceği vakti beklemişti.sonunda kapıya kadar gelmiş,çekinip geri dönmeyi düşünmüş en son da paketi kapıya koyarak zile basıp saklanmıştı.o an göz göze gelmekten çekinmiş ama tepkisini merak ettiği için gizlice izlemişti Mahur beyi.
Ve tarçınlı kurabiye Mahur beyi simgelemiş,günden güne ustalaşmıştı Sakız hanım.Mahur bey her tarçınlı kurabiyede ilkindekiyle aynı heyecanı aldığını söylerdi.Sakız hanım en başlarda ne kadar rahatsız olsa da tarçınlı kurabiye kokusundan,Mahur beye hiç hissettirmedi mahcup hissetmesin diye.Zamanla o da sevmişti Mahur beyin tarçınlı kurabiyelerini.tarçınlı kurabiye Mahur bey demekti ve fedakarlığın büyüğü gibi kurabiye boyutlarındaki küçücüğü bile hissettirmeden hiç yokmuş gibi davranıldığında güzeldi.günlerden bir gün Sakız hanım artık ustalaştığı tarçınlı kurabiyelerinden yapmış,Mahur bey yine aynı heyecanla yerken kurabiyelerini, bir deste zımbalı kağıt uzatmıştı Sakız hanımın eline,okumasını istemişti.Sakız hanım okumuştu,bir peri masalıydı Mahur beyin verdiği.ama son kısmı eksik olan bu masalı neden verdiğini anlayamamış ve Mahur'a sormuştu."son kısmını sen bul" demişti Mahur bey.Nerden çıktığı,kimin yazdığı hakkında soru sormamasını istemişti.
Sakız masalı çok defa araştırmış,bulamamıştı.Mahur'un yazdığından şüpheleniyordu.Öyle ya daha önce ve sonra defalarca Sakız hanımın adına şiirler yazmış,farklı farklı jestlerle şiirlerini yanına sıkıştırıp Sakız hanımı duygulandırmıştı.
Kesin Mahur bey yazmış olmalı diye düşünüyor ama bir türlü tamamlayamıyordu masalı.masaldaki karanfil seven peri kızı kendi olmalıydı.Mahur masalı Sakız hanımın tamamlamasını istiyordu.
Mahur'un vefatının 3.yıldönümünde masalı tekrar okudu.eline kalemi aldı,saatlerce titreyen elleriyle kalemi tuttu ve kağıda 3 nokta koydu.
çünkü 3 nokta masalın bitmeyeceğini fısıldıyordu.çünkü yılların sevgisinin birlikteliğinin sonsuza dek süreceğini biliyordu Sakız hanım.Sakız hanım ihtiyarlığının da son demlerini yaşıyorken ve tekrar kavuşmaya bu kadar az kalmışken en güzel sonu getirmişti masallarına;sonsuzluk.



not:5 haziran 2010da açmıştım blogumu,basit şeyler adıyla.ve muhtemelen pek sürdürmeyeceğimi,tarzım olmadığını söyleyip,istikrar dilemişim kendime.o günden beri sadık olmaya çalıştım sevgili bloguma.sevimli bir yazıyla bitirmek istedim,pek hikaye yazmışlığım da yoktur ama,özellikle blogda konusunu ve tarzını belirtip hikaye görmek isteyen,bekleyen dostum vardı,kırmak olmazdı zaten.kendimden bir şeyler eklemek istedim,Murat diş hekimi,Sakız hanım da karanfil sever oldu.:)başta farklıydı ama çok sevdiğim şarkıya uyum sağlasınlar diye değiştirdim Sakız hanım ve Mahur beyin ismini,ama sadece isim benzerliği,şarkıyla.:D geri kalan her zamanki gibi "tamamen hayal ürünü olup,kişi kurum ve kuruluşlara benzetilemez." :)
blogu açmama vesile olanlardan,tasarımında yardımcı olanlara,karalama yazılarımı okuyup güzel iltifatlarda bulunan sevgili arkadaşlarıma,düzenli takip eden blogger arkadaşlara kadar hepinize çok teşekkürler.ifade yanlışları,harf hataları ve imla bozuklukları varsa affola.basit şeyler blogum süresini bilemediğim bir süre dinlenmeye çekilecek.döndüğünde herkesi aynı yerinde,aynı dinamikliğiyle görmek ister.
ve 'Basit Şeyler' yokluğunda hayatınızdaki basit şeyleri unutmamanızı istiyor.satırlarca damla sakızından,sayfalarca yeni izlediğiniz bir diziden bahsetmemizi söylüyor.böylece Büyük Şeyler yerine,basit şeyleri harcamış olursunuz diyor.
Varsa Sakız hanım ve Mahur bey gibi sevimli hayatlarınızda mutluluğunuzun devamını,yoksa da aynısından hatta daha da fazlası temennim ile...
sevgiyle kalın.

One Response so far

  1. yusrac says:

    hüzünlendim, duygulandım. ölüm deildi tabi bunun nedeni. nede olsa ölümlere alışık bir milletiz. adı sevgi olsa gerek beni hüzünlendiren, karşılıksız sevgi. en güzeli deil midir zaten? vefayla birleşen...

    yalnız hikayede herkes iyi, herkes vefalı, kötü kahramanı aradı gözlerim. biliyorum kalbinde kötülük olmayan, değmeyen insanlar için bile hep en güzelini düşünen insanın hikayesinde kötü olabilir miydi? olay yeri acı vermeli, bu acı insandan deil de hayattan gelmeli değil mi?

    ve ...

Leave a Reply

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Labels